Fetö İle Mücadelede Tek Çare Erbakan Metodu

15 Temmuz sonrası FETÖ’nün sızmadığı tek bir devlet kurumunun, sirayet etmediği, kullanmadığı ve aldatmadığı tek bir devlet adamının kalmadığı gerçeğinin tüm çıplaklığı ve dehşetiyle anlaşılmasından sonra en üstten en alta, sağdan sola, askeri ve siviliyle herkesin ittifak ettiği tek konu FETÖ’nün sadece Erbakan hocaya sirayet edemediği hakikatidir. FETÖ ile etkili bir şekilde mücadele edebilmek ve bundan sonra yeni FETÖ’lerin oluşmasına engel olabilmek için üzerinde ciddi bir şekilde kafa yorulması gereken temel mesele FETÖ’nün Erbakan hocadan niçin bu kadar uzak durduğu sorusudur.
Erbakan hoca, yola çıkarken “Batı kültürü ile er ya da geç hesaplaşacağız. Bundan kurtuluş yok. Biz kararımızı bu hesaplaşmaya göre vermek durumundayız. Biz batılı değiliz. Biz Avrupalı değiliz. O zaman hesabımızı ve çalışmalarımızı bu farklılık üzerine yoğunlaştırmak durumundayız. Bu mücadelede biz zaferden değil seferden sorumluyuz” diyerek Avrupa’ya, ABD’ye, Siyonizm’e, Emperyalizme ve onların işbirlikçilerine karşı daha yolun başında büyük bir mesafe koymuş, seferden sorumlu olduğunun bilinciyle zafere ulaşmak için Kur’an ve sünnete aykırı yollara asla başvurmamıştır. Bu nedenle hedefe ulaşmak için batıyla işbirliği yapmayı mubah gören işbirlikçi zihniyetlerle en başından beri doğal bir mesafe oluşmuştur.
Erbakan hoca, “Onlar kâfirlere karşı şiddetli kendi aralarında (mü’minlere karşı) merhametlidirler” (Fetih, 48/29) ilahi yasası gereği öncelikli düşman algısını ve ümmetin teyakkuz halini Siyonizm ve emperyalizme yönlendirerek öncelikler fıkhını mükemmel bir şekilde uygulamış, kafirlere karşı en üst perdeden meydan okuyarak açık bir mücadele yolunu seçmiştir. Bu nedenle Yahudi ve Hıristiyanların da cennete gideceğini iddia eden müşriklerle uzlaşmacı ve takiyyeci yapılanmalar, Erbakan hoca ve hareketinden doğal olarak uzak kalmışlardır.
Erbakan hoca, İslam’ı fert, cemaat ve düzen bazında bir bütün olarak algılamış, siyasetten ekonomiye, sosyal alandan ahlaki alana kadar hayatın tüm alanlarında etkin ve tavizsiz bir İslami şuurlanmayı hedeflemiştir. Bu nedenle İslam’ı bir bütün olarak algılamayan, hedefe ulaşmak için farzlardan dahi taviz verebilen, haramları meşrulaştıran oluşumlar Erbakan hoca ve hareketine asla sirayet edememişlerdir.
Erbakan hoca, mezhepçilik, tekfircilik, hadis ve sünnet inkârcılığı, diyalogculuk, ılımlı İslam, muhafazakarlık gibi sapmalara asla prim vermemiş, Müslümanların kendi aralarındaki ihtilaflarını asla körüklememiştir. İslam’ın önüne ve arkasına bir şey eklemeden sadece İslam diyerek “Allah için sevmek ve Allah için buğzetmek” nebevi ilkesi gereği İslam kardeşliği prensibini her alanda uygulamaya gayret etmiştir. Bu nedenle namlularını kendi Müslüman kardeşlerine çevirebilecek yapılanmalar onun etki alanında asla yuvalanamamışlardır.
Erbakan hoca, başta İhvan-ı Müslimîn, Hamas ve Cemaati İslami olmak üzere İslam coğrafyasındaki birçok İslami hareketle yakın temaslar kurmuş, ortak program ve çalışmalar yaparak ümmet bilincinin gelişmesine gayret etmiştir. Afgan cihadı, Bosna cihadı, Çeçen cihadı da dâhil yeryüzünün neresinde zulme uğramış Müslüman bir halk varsa onların mücadelesine maddi ve manevi destek vermiştir. Bu nedenle Müslüman kardeşlerine yardıma giderken otoriteden izin alınması gerektiğini söyleyen İsrail ve ABD’den icazetli yapılanmalar asla onunla ilişki kurmaya cesaret edememişlerdir.