Abdulaziz Kıranşal http://www.abdulazizkiransal.com Hayat İman ve Cihat Mon, 11 Oct 2021 07:02:35 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.14 İffeti Kuşanan Müslüman Hanımlara http://www.abdulazizkiransal.com/iffeti-kusanan-musluman-hanimlara/ Sun, 10 Oct 2021 07:16:00 +0000 http://www.abdulazizkiransal.com/?p=1224 “Allah, iffetini korumuş olan İmran kızı Meryem’i de örnek gösterdi” (Tahrim, 66/12) ayetiyle Hz. Meryem, Allah tarafından Kur’an’da tüm Müslüman hanımlara iffetiyle tanıtılmış ve iffetiyle örnek kılınmıştır. İffet kavramı, bir kadın üzerinde ancak bu kadar güzel durabilir, bu kadar yakışabilir ve bir kadınla bu kadar özdeşleşebilirdi. İffet Tepeden Tırnağa Örnekliktir: İffet, sadece namusu korumak değildir. […]

The post İffeti Kuşanan Müslüman Hanımlara appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>

“Allah, iffetini korumuş olan İmran kızı Meryem’i de örnek gösterdi” (Tahrim, 66/12) ayetiyle Hz. Meryem, Allah tarafından Kur’an’da tüm Müslüman hanımlara iffetiyle tanıtılmış ve iffetiyle örnek kılınmıştır.

İffet kavramı, bir kadın üzerinde ancak bu kadar güzel durabilir, bu kadar yakışabilir ve bir kadınla bu kadar özdeşleşebilirdi.

İffet Tepeden Tırnağa Örnekliktir:

İffet, sadece namusu korumak değildir. İffet, haram olan ve Allah’ın razı olmadığı her davranıştan, hafiflikten, hayâsızlıktan, şahsiyetsizlikten ve karaktersizlikten de kaçınmaktır. İffet, Müslüman kadının kimliğidir. Müslüman kadın, sözlerinde de bakışlarında da davranışlarında da iffetlidir. İffet, Müslüman kadın için tepeden tırnağa bir örnekliktir, bir hayat tarzıdır, temsildir, yaşayış ve hâldir.

İffet Müslüman Kadının Nişanesidir:

İffet, Müslüman kadının her kalp kıpırtısında, her his ve duygusunda, her hâl ve tavrında muhatabını etkileyen ve tesir altına alan muhteşem bir vakar halidir. Ve iffet, Müslüman kadına Allah tarafından verilmiş imandan sonra en büyük nişanedir. Onunla tanınır, onunla yaşar ve onunla tarif edilir.

Tanınacaksanız İffetinizle Tanının!

Düşünün! Bir Müslüman hanım olarak siz, çevrenizde, mahallenizde, okulunuzda, işinizde, apartmanınızda hangi özelliğinizle tanınıyorsunuz? Hangi özelliğinizle biliniyor ve tarif ediliyorsunuz? Eşiniz, dostlarınız, akrabalarınız, öğrencileriniz, arkadaşlarınız sizi tarif ederken hangi karakterinizle, davranışınızla ya da ahlâkınızla tarif ediyor?

Hakkınızda bir araştırma yapıldığında sizi tarif eden insanların aklına hemen karakteristik bir özelliğiniz olarak iffetiniz mi geliyor? Yani tarif edilirken ve tanıtılırken iffetinizle mi, namazınızdaki ciddiyetinizle mi, ahlâkınızla mı, ilminizle mi, cihadınızla mı, infakınızla mı, örnek aile hayatınızla mı, yetiştirdiğiniz çocuklarınızla mı tarif ediliyorsunuz?

Yoksa gıybetçi bir karaktere sahip olmanızla mı, dedikoduculuğunuz ve laf taşıyıcılığınızla mı, aile ve komşu kavgalarınızla mı, cimriliğinizle mi, gevezeliğinizle mi, sözünüzde durmamanızla mı, kaynana ve kayınbabanızla yaşadığınız sorunlarla mı tanınıyorsunuz?

Yoksa dizikolik oluşunuzla mı, Instagram’da, Facebook’ta ya da sosyal medyada yayınladığınız fotoğraflarınızla mı tanınıyorsunuz, bir TikTok ve sosyal medya fenomeni olarak mı tarif ediliyorsunuz ve biliniyorsunuz?

Rabbimizin İffet Çağrısına Kulak Verin!

Rabbimizin Hz. Meryem örnekliğinde tüm Müslüman hanımlara temel çağrısı, bir iffet çağrısıdır.

Bu çağrı; iffetinizle tanının! İffetinizle tarif edilin! İffetinizle bilinin! Karakteriniz iffet olsun! Şahsiyetiniz iffetinizle ayakta dursun! Çağrısıdır.

Bu çağrı; örnekliğiniz iffetinize dayansın! Mücadeleniz bir iffet mücadelesi olsun! İffeti bütün hayatınıza hâkim kılın! Ruhunuza, kıyafetinize, davranışlarınıza, evinize, ailenize, çocuklarınıza, televizyonunuza, internetinize, sosyal medyanıza iffet prensibini hâkim kılın! Çağrısıdır.

Bu çağrı; iffeti katledilmiş bu günah çağından iffetinizle geçin! Sokaklarda, kampüslerde, devlet dairelerinde, fabrikalarda, internet platformlarında bulunacaksanız iffetinizle bulunun! İffetinizle örnek olmanıza imkân tanımayan zeminleri terk edin! Yalnız kalmaktan, aç kalmaktan, evde kalmaktan, diplomasız kalmaktan korkmayın!

Unutmayın! İffeti kuşanan Hz. Meryem’i Rabbi nasıl yalnız bırakmadıysa sizi de asla yalnız bırakmaz. Mabetteki uzun ve yorucu ibadet günlerinden ona rızık göndererek onu aç bırakmayan Allah, çocuğunu doğuracağı zaman ona taze hurma ve su göndererek “ye, iç gözün aydın olsun” diyerek onu teselli eden Allah, kucağında evladıyla Yahudilerin karşısına çıktığında kundaktaki bebeğini konuşturarak onu iftiralar karşısında mahcup etmeyen Allah, sizi de asla yalnız bırakamaz ve mahcup etmez.

Yeter ki, siz iffeti kuşanın. Böyle yapın ki tıpkı Hz. Meryem gibi sizi de Allah beğensin. Sizi tarif edenler de iffetinizle tarif etsin. Siz örnek alanlar da iffetinizle örnek alsın.

The post İffeti Kuşanan Müslüman Hanımlara appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>
Müslüman’ca Duruş İlkelerimiz http://www.abdulazizkiransal.com/muslumanca-durus-ilkelerimiz/ Thu, 07 Oct 2021 06:38:06 +0000 http://www.abdulazizkiransal.com/?p=1222 Ahiretimizi başkalarının dünyası için yakmayacağız Ömrümüzü başkalarının yaptığı yanlışları savunmak, onlara İslami kılıflar üretmek, onları temize çıkarmak için tüketmeyeceğiz. Ahiretimizi başkalarının dünyası için feda etmeyeceğiz. Dinimizi kimsenin dünyalık toplaması, mal, makam, mevkii ve itibar elde etmesi için kullanmayacağız. Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Kıyamette insanların en çok pişman olanı dinini başkasının dünyası için satan kimsedir.” […]

The post Müslüman’ca Duruş İlkelerimiz appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>

Ahiretimizi başkalarının dünyası için yakmayacağız

Ömrümüzü başkalarının yaptığı yanlışları savunmak, onlara İslami kılıflar üretmek, onları temize çıkarmak için tüketmeyeceğiz. Ahiretimizi başkalarının dünyası için feda etmeyeceğiz. Dinimizi kimsenin dünyalık toplaması, mal, makam, mevkii ve itibar elde etmesi için kullanmayacağız. Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Kıyamette insanların en çok pişman olanı dinini başkasının dünyası için satan kimsedir.” (Camiu’s-sağir)

Cenneti ilk önce haramlardan uzak durarak arayacağız

Harama bakmayacağız, haramı konuşmayacağız, harama aracı olmayacağız, harama imza atmayacağız, harama gülmeyeceğiz, haramı meşrulaştırmayacağız, haramın reklâmını yapmayacağız, haramı evimize, cebimize ve midemize sokmayacağız. Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Haramla büyüyen bir beden ancak cehenneme lâyıktır.” (Camiu’s-sağir)

Müslüman’ca bir karaktere sahip olacağız

Alçak gönüllü olacağız. Şahsımıza yapılanları affedeceğiz. Malımızı ve zamanımızı Allah için harcamaktan çekinmeyeceğiz. İzzet ve şerefi mütevazılıkta, af ve merhamette ve cömertlikte arayacağız. Bu ölçülere dikkat ederek yaşarsak asla kaybetmeyeceğiz. Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Tevazu, kulun ancak şerefini arttırır. Affetmek ve bağışlamak, kulun ancak izzetinizi arttırır. Allah için sadaka vermek ise ancak malınızı artırır.” (Camiu’s-Sağir)

Allah’ın yardımını takvada arayacağız

Allah’ın sınırlarına riayet edeceğiz. Yasaklarından titizlikle kaçınacağız. Emirlerine sımsıkı sarılacağız. Böyle yapacağız ki, Allah bize yardım etsin, bizi desteklesin, bize güç ve kuvvet versin. Bizi muhafaza etsin ve her türlü şerden ve beladan emin kılsın. Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Allah’ın yasaklarından sakınan kimse güçlü olarak yaşar ve memleketinde de emin olarak yürür.” (Camiu’s-sağir)

Emin ve güvenilir bir Müslüman olacağız

Etrafımızdaki herkes bizim elimizden ve dilimizden emin olacak. Kimseye zarar vermeyeceğiz. Zarar vermek üzere kurulan hiçbir planın içinde yer almayacağız. Kimseye zarar vermek için konuşmayacağız. Çünkü Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Kim ki başkasına zarar vermeye çalışırsa Allah da onu zarara düşürür.” (Tirmizi)

Bu dünyada bir ahiret adamı gibi yaşayacağız

Sürekli helal rızık peşinde koşacağız. Midemize bir lokma bile haram girmesine müsaade etmeyeceğiz. İnsanların bize olan güvenini asla sarsmayacağız. Doğru sözlü olacağız ve dosdoğru bir insan olarak tanınacağız. Ahlâkımız ve davranışlarımızla örnek olacağız. Bu özelliklerin dünyadan ve dünyanın içindekilerden hayırlı olduğunu bilip şükredeceğiz. Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Kim dört şeye sahipse dünyadan sahip olamadıklarına üzülmesin! Bunlar: Doğru sözlü olmak, insanlara güzel ahlâkla muamele etmek, emaneti korumak ve helâl yemektir.” (Camiu’s-sağir)

Bela ve musibetleri çekecek davranışlardan kaçınacağız

Başta eşimiz ve çocuklarımız olmak üzere kimseye zulmetmeyeceğiz. Kimseye hainlik düşünmeyeceğiz. Ana-babamıza hürmette kusur etmeyeceğiz. Akrabalarımızla küs kalmayacağız. Ve bize iyiliği dokunanlara asla nankörlük yapmayacağız. Tüm bunların bela ve musibetleri üzerimize çekeceğini bileceğiz. Çünkü Efendimiz buyuruyor ki: “Beş şeyin cezası dünyada hemen verilir: Zulüm, Müslüman kardeşine hainlik, anne-babaya eziyet etmek, akrabalarla ilişkiyi kesmek, yapılan iyiliğe nankörlük.” (Camiu’s-sağir)

Ahlâk ve örnekliği asla ihmal etmeyeceğiz

İslami vazifelerimizi titizlikle yerine getireceğiz. Ancak İslami mücadele yapıyorum, siyaset yapıyorum, cihat ediyorum diye de İslam’ın ahlâk ve yaşantı boyutunu asla ihmal etmeyeceğiz. Her daim güzel huylarımızı çoğaltıp kötü huylarımızdan kurtulmaya gayret edeceğiz. Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “En güzel huylar on tanedir. Allah bunları, saadetini dilediği kimselere verir. Bu güzel huylar şunlardır: Doğru sözlü olmak, tam cesaretli olmak, isteyene vermek, iyiliklere karşılıkta bulunmak, emaneti korumak, akrabalarla iyi ilişkiler içerisinde olmak, komşunun kusurunu affetmek, arkadaşın hatasını hoş görmek, misafiri ağırlamak ve bunların hepsinin başı olan hayâ yani utanma duygusuna sahip olmak.” (Camiu’s-sağir)

The post Müslüman’ca Duruş İlkelerimiz appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>
Hayatını düzene koymak isteyen Müslüman gençlere! http://www.abdulazizkiransal.com/hayatini-duzene-koymak-isteyen-musluman-genclere/ Thu, 30 Sep 2021 07:52:00 +0000 http://www.abdulazizkiransal.com/?p=1219 Her daim iyilik ve salih amel peşinde koşun! Güne iyilikle başlayın ve onu iyilikle kapatın! Bela ve musibetlere karşı iyiliklerle korunun! Hatalarınızdan iyiliklerle kurtulun! Günahlarınızı iyiliklerle silin! Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Şüphesiz iyilikler, kötülükleri giderir/siler.” (Hud, 114) Hiçbir iyiliği küçük görmeyin! Güzel bir söz, bir tebessüm, salih bir amel, bir iyiliği tavsiye, bir kötülüğe itiraz, […]

The post Hayatını düzene koymak isteyen Müslüman gençlere! appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>

Her daim iyilik ve salih amel peşinde koşun!

Güne iyilikle başlayın ve onu iyilikle kapatın! Bela ve musibetlere karşı iyiliklerle korunun! Hatalarınızdan iyiliklerle kurtulun! Günahlarınızı iyiliklerle silin! Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Şüphesiz iyilikler, kötülükleri giderir/siler.” (Hud, 114)

Hiçbir iyiliği küçük görmeyin!

Güzel bir söz, bir tebessüm, salih bir amel, bir iyiliği tavsiye, bir kötülüğe itiraz, küçük bir sadaka… Az da olsa iyilikten hiçbir şeyi küçük görmeyin! Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Ben, erkek veya kadın sizden hiçbir çalışanın gayretini boşa çıkarmayacağım.” (Al-i İmran, 195)

Şeytanın sizi aldatmasına izin vermeyin!

Şeytana karşı her daim hazırlıklı olun! Günahın küçüğünden de uzak durun. Şayet bir günaha düşerseniz tevbenizi asla geciktirmeyin! Tevbeye güvenerek günah işlemeyin! Hz. Yusuf’un kardeşlerine gelip, Yusuf’u öldürün! “Ondan sonra tevbe edip salih kimselerden olursunuz” (Yusuf, 9) diyen şeytan, her günahtan önce muhakkak size de gelip, “Bu günahı da işle sonra tevbe edersin” diyecektir. Sakın şeytana aldanmayın!

Haramlarla aranıza büyük bir mesafe koyun!

Bilin ki, gücü yettiğince günahlardan kaçınanlar, dilini, gözünü, midesini ve cebini haramdan koruyanlar, elinden gelen bir iyiliği ve hayrı kimseden esirgemeyenler, asla yalnız kalmazlar ve yalnız yürümezler. Çünkü Allah: “Kötülükten sakınanlar ve iyilik yapanlarla beraberdir.” (Nahl, 128)

Neyiniz varsa önce Allah için harcayın!

Bilginizi, malınızı, vaktinizi, sevginizi, itibarınızı, emeğinizi, merhametinizi ve bütün bir ömrünüzü Allah için vermekten çekinmeyin! Çünkü: “Allah için her ne verirseniz, Allah onun yerine muhakkak başkasını (daha hayırlısını) verir.” (Sebe, 39)

Gizli hallerinize çok dikkat edin!

Unutmayın! Toplum içinde iyi bir Müslüman olarak görünebiliriz ama Allah, yalnızken, internetle ve nefsimizle baş başayken yaptıklarımıza da bakacak. Bizim en çetin imtihanımız işte bu zamanlarda ortaya çıkacak. Çünkü: “Allah gizlide (kimsenin görmediği yerde) O’ndan kimin gerçekten korktuğunu bilmek/ortaya çıkarmak ister.” (Maide, 94)

İki şeye çokça devam edin!

Azaptan, üzüntüden, kederden, hastalıklardan, bunalımlardan, belalardan ve musibetlerden korunmak istiyorsanız iki şeye çokça devam edin! Bunlardan birisi, “Estağfirullah” diğeri ise, “Elhamdulillah”tır. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Allah istiğfar ettikleri müddetçe onlara azap edecek değildir.” (Enfal, 33) Yine Rabbimiz buyuruyor ki: “Eğer şükrederseniz Allah size niye azap etsin ki.” (Nisa, 147)

Kur’an’a çokça vakit ayırın!

İhlâsı, heyecanı, gayreti, bereketi, kardeşliği, samimiyeti ve ruhu kaybettiyseniz Kur›an’la bağınız kopmuş demektir. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Sana emrimizle bir ‘ruh’ (kalplere can veren bir kitap) gönderdik.” (Şura 52) Ruh Kur’an’dır. Kaybettiğiniz ne varsa onları ilk önce Kur’an’da arayın! Kur’an’la bağınızı güçlendirin! Kur’an’la vakit geçirin!

Dünyanın size Allah’ı unutturmasına izin vermeyin!

Bilin ki, her başarısızlığın, sıkıntının, huzursuzluğun, darlığın, dağınıklığın, plansızlığın, düzensizliğin ana nedeni; Allah’ı unutmak, onun zikrini ve Kur’an’ını terk etmektir… Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Kim benim zikrimden (Kur’an’ımdan) yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacaktır.” (Taha, 124)

Tüm hazırlığınızı ahiret için yapın!

Her anınızda ahirete ve hesaba hazırlanın! Kendinizi sürekli muhasebe edin! Bütün günah dosyalarımızın ortaya döküleceği büyük mahkeme için salih amel biriktirin! İnternetle, sosyal medyayla, gizli günahlarla dosyanızı kabartmayın! Çünkü o büyük mahkemede hiçbir şey gizli kalmayacak. Çünkü o gün hakkımızda: “Üzerinde gezip dolaştığımız yer şahitlik edecek” (Zilzal, 4), “Dilimiz, ellerimiz ve ayaklarımız şahitlik edecek” (Nur, 24), “Kulaklarımız, gözlerimiz ve derilerimiz şahitlik edecek” (Fussilet, 20).

The post Hayatını düzene koymak isteyen Müslüman gençlere! appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>
Bırakalım da bari tuz kokmasın! http://www.abdulazizkiransal.com/birakalim-da-bari-tuz-kokmasin/ Sun, 26 Sep 2021 13:48:00 +0000 http://www.abdulazizkiransal.com/?p=1215 Bir dernekte, vakıfta, dergâhta, yardım kuruluşunda yönetici veya gönüllü olmak, hoca olmak, imam olmak, müftü olmak, başkan olmak, hatip veya hatibe olmak, yazar olmak, İslami kimliği ile tanınan bir siyasetçi olmak hep içinde yaşadığı topluma tuz olmaya yani örnek ve ıslah edici olmaya talip olmak demektir. Bu talep, çok büyük bir nimet olduğu gibi çok […]

The post Bırakalım da bari tuz kokmasın! appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>

Bir dernekte, vakıfta, dergâhta, yardım kuruluşunda yönetici veya gönüllü olmak, hoca olmak, imam olmak, müftü olmak, başkan olmak, hatip veya hatibe olmak, yazar olmak, İslami kimliği ile tanınan bir siyasetçi olmak hep içinde yaşadığı topluma tuz olmaya yani örnek ve ıslah edici olmaya talip olmak demektir. Bu talep, çok büyük bir nimet olduğu gibi çok büyük de bir vebaldir.

Çünkü bir toplumda İslami çalışma yapanlar da örnek olamazlarsa, sözlerinde durmazlarsa, randevularına dikkat etmezlerse, kendilerini arayanların telefonlarına dönmezlerse, borçlarını ödemezlerse, yalan söylemeyi alışkanlık haline getirirlerse, küfürlü ve müstehcen konuşmaktan çekinmezlerse, gıybet etmeyi bir hayat tarzı haline getirirlerse o toplumda tuz da kokmuş demektir.

Eğer bir toplumda İslami çalışma yapanlar da namazlarına dikkat etmezlerse, toplantı salonlarını, miting alanlarını, konferansları doldurdukları halde camileri boş bırakıp cemaati terk ederlerse, sabah namazlarına kalkmazlarsa, Allah’ın zikrini, istiğfarı ve günlük Kur’an okumayı önemsemezlerse, sünnet hassasiyetlerini kaybederlerse o toplumda tuz da kokmuş demektir. 

Eğer bir toplumda İslami çalışma yapanlar da helal gıda hassasiyetlerini kaybederlerse, evlerine haram katkılı gıda maddeleri ve haram lokma sokarlarsa, yolculukta, tatilde, kaldıkları otellerde, toplantılarda, uçaklarda, yurt dışı seyahatlerinde yediklerine ve içtiklerine dikkat etmezlerse, nereden alışveriş yaptıklarına önem vermezlerse, faize karşı ciddiyetlerini gevşetirlerse o toplumda tuz da kokmuş demektir.

Eğer bir toplumda İslami çalışma yapanlar da kamu malı hassasiyetlerini kaybederlerse, lüks ve israfa düşerlerse, konformist bir dindarlığı benimserlerse, bilmem kaç asgari ücretlinin maaşını bir çantaya, bir ayakkabıya, bir elbiseye, bir yemeğe, bir serpme kahvaltıya, bir tatile harcarlarsa, bu yaptıklarını da elektrik parasını bile ödeyemeyen garibanın gözüne sokarlarsa, gösteriş budalası olurlarsa, elitleşip toplumdan koparlarsa o toplumda tuz da kokmuş demektir.

Eğer bir toplumda İslami çalışma yapanlar da kul hakkı hassasiyetlerini kaybederlerse, görev yaptıkları derneğin, vakfın, dergâhın, yardım kuruluşunun, partinin imkânlarını şahsi çıkarları için kullanırlarsa, kamuya veya ümmete ait arabaları, yakıtı ve imkânları kendileri ve aileleri için kullanırlarsa, derneklerde ve öğrenci yurtlarında yedikleri ve içtikleri hakkında acaba zekât mıdır, sadaka mıdır diye hiç düşünmezlerse o toplumda tuz da kokmuş demektir.

Eğer bir toplumda İslami çalışma yapanlar da temel İslami prensipleri ihlal ederlerse, Müslüman erkekler İslami faaliyetlerde kadın-erkek münasebetlerine dair ölçüleri aşarlarsa, Müslüman kadınlar İslami çalışma, toplantı, faaliyet ve cihat adı altında boy boy resimlerini sosyal medyaya bırakırlarsa, İslami çalışma yapan kadın ve erkekler de ailelerini, evlerini, mahremlerini, özellerini TikTok ve Instagram’a servis ederlerse o toplumda tuz da kokmuş demektir.

Eğer bir toplumda İslami çalışma yapanlar da eşlerine zulmederlerse, birbirlerine karşı saygısızca davranırlarsa, evlerini dizilere ve internete teslim ederlerse, ana-babalarına hürmet etmezlerse, kaynana ve kayınbabalarıyla küs kalırlarsa, akrabalarıyla ilişkilerini keserlerse, çocuklarını İslam’a göre yetiştirmezlerse, Müslüman’ca bir yuva kurma ideallerini kaybederlerse o toplumda tuz da kokmuş demektir.

Eğer bir toplumda İslami çalışma yapanlar da birbirleriyle uğraşılarsa, hocalar tebliği bırakıp birbirine reddiye yaparlarsa, cemaatler daveti bırakıp birbirine düşerlerse, Müslüman bürokratlar birbirinin ayağını kaydırmaya, Müslüman siyasetçiler birbirini rezil etmeye çalışırlarsa, Müslüman gençler trolleşip kendi kardeşlerini linç etmeye heveslenirlerse ortada birlik, beraberlik ve kardeşlik adına hiçbir şey bırakmazlarsa o toplumda tuz da kokmuş demektir.

Eğer bir toplumda İslami çalışma yapanlar da haksızlıklara, adaletsizliklere ve zulümlere sessiz kalırlarsa, yapılan yanlışlar karşısında vardır bir bildikleri derlerse, kendilerinden olanların ahlâksızlıklarını savunurlarsa, dünyevi kazanımlarını, mallarını ve makamlarını kaybetmemek için ahiret kazanımlarını heba ederlerse, bedel ödemekten, riske girmekten, linç edilmekten çekinip de susarlarsa o toplumda tuz da kokmuş demektir.

Eğer bir toplumda İslami çalışma yapanlar da bağlantılarını ve yüksek makamlardaki tanıdıklarını kullanıp torpil yaparlarsa, iltimas geçerlerse, ihaleye fesat karıştırırlarsa, rüşvete göz yumarlarsa, ehliyet ve liyakate değil kendi partilerinden, kendi tarikatlarından, kendi cemaatlerinden olanlara öncelik verirlerse o toplumda tuz da kokmuş demektir.

The post Bırakalım da bari tuz kokmasın! appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>
Bunalmış Müslüman’a On Kur’an Tavsiyesi http://www.abdulazizkiransal.com/bunalmis-muslumana-on-kuran-tavsiyesi/ Thu, 23 Sep 2021 13:49:00 +0000 http://www.abdulazizkiransal.com/?p=1217 Unutma! Her şey geçer, ömür de geçer, bütün tartışmalar biter, bütün gündemler değişir, bütün ünvanlar, koltuklar, makamlar geride kalır, bütün telaşlar son bulur, hayat sensiz de akıp gider. Ne yaparsan yap kimseyi razı edemezsin muhakkak bir eksiğin bulunur. Sen Allah’ı razı etmeye bak! Çünkü O seni asla yalnız bırakmaz. Ve sakın Unutma! Allah kuluna şah […]

The post Bunalmış Müslüman’a On Kur’an Tavsiyesi appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>

Unutma!

Her şey geçer, ömür de geçer, bütün tartışmalar biter, bütün gündemler değişir, bütün ünvanlar, koltuklar, makamlar geride kalır, bütün telaşlar son bulur, hayat sensiz de akıp gider. Ne yaparsan yap kimseyi razı edemezsin muhakkak bir eksiğin bulunur. Sen Allah’ı razı etmeye bak! Çünkü O seni asla yalnız bırakmaz. Ve sakın Unutma! Allah kuluna şah damarından daha yakındır (Kaf, 16).

Korkma!

Korkular ruhunu kuşattığında, üzüntüler kalbini ele geçirdiğinde, huzursuzluk yüreğine çöktüğünde, imtihanlar üstüne üstüne geldiğinde, endişe ve kaygılar seni bunalttığında, tüm benliğinle de ki: “Allah’ın bizim için yazdıklarından başka, başımıza hiç bir şey gelmez” (Tevbe, 51).

Ümidini kaybetme!

Belalardan, musibetlerden, hastalıklardan, rızık darlığından, kaybetmekten, yıkılmaktan, acı çekmekten değil, yalnızca Allah’tan kork! Çünkü: “Kim Allah’tan korkarsa Allah ona (her darlıktan) muhakkak bir çıkış yolu gösterir. Ona hiç beklemediği yerden rızık verir. Ona her işinde muhakkak bir kolaylık sağlar. Onun günahlarını örter. Ve kim Allah’a tevekkül ederse Allah ona yeter” (Talak, 2-5).

Yalnızca Allah’a yönel!

Üzüldüğünde, hastalandığında, rızkın azaldığında, kalbin daraldığında, evinde huzur kalmadığında, çocuklarına söz geçiremediğinde, eşinle anlaşamadığında, sıkıntılar bitmek tükenmek bilmediğinde, yalnızca Allah’a yönel! Çünkü: “Seni bütün sıkıntılardan ancak Allah kurtarır” (Enam, 64).

Nankörlük yapma!

Allah’ın seni kaç kez uçurumun kenarından aldığını, kaç beladan kurtardığını, kaç darlıktan genişliğe kavuşturduğunu, kaç sıkıntıdan ferahlığa çıkardığını, kaç hastalığına şifa verdiğini asla unutma! Rabbine karşı nankör olma! Çünkü her dara düştüğünde yalvarıp yakardığın Rabbin buyuruyor ki: “İnsana bir zarar dokunduğunda, yatarken, otururken veya ayaktayken bize sürekli yalvarır durur. Fakat o sıkıntıyı kendisinden kaldırınca sanki bize hiç yalvarmamış gibi çekip gider” (Yunus, 12).

Dertlerini yalnızca Allah’a söyle!

Dertlerini herkese anlatma! Sana hiçbir faydası dokunmayacak insanlara yaşadığın imtihanlardan dolayı sızlanıp durma! Hastalandığında sana şifa veremeyen, dara düştüğünde rızkını artıramayan, sıkıldığında kalbini genişletemeyen kullara el açıp durma! Eğer bir yardıma, bir desteğe ve bir dosta ihtiyacın varsa hemen Allah’a yönel! Çünkü: “Senin için Allah’tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır” (Bakara, 107).

Kafanda kurup durma!

Geçmişe takılıp bu gününü zayi etme! Çünkü artık onu geri getiremezsin! Geçmişe dair ancak iki şey yapabilirsin. Birisi geçmiş günahlarına tevbe diğeri ise geçmişteki nimetlere şükürdür. Gelecekle ilgili de endişe ve kaygıya kapılma! Olmamış olayları kafanda kurup durma! Çünkü yarına bile çıkacağın belli değildir. Sen elindeki vakti değerlendir. “Bir işi bitirince hemen başka bir işe koyul ve yalnızca Rabbine yönel!” (İnşirah, 7/8).

Kimseye eyvallah etme!

Kim ne derse desin sen Allah’ın ne dediğine bak! Kim ne yaparsa yapsın sen Allah’ın emrettiğini yap! Kimsenin planına, stratejisine, fitnesine, tuzağına, tehdidine eyvallah etme! Bil ki, işin sonunda Allah ne derse o olur. Çünkü: “Yaşatan da O’dur. Öldüren de O’dur. O, bir işin olmasını istedi mi, ona sadece ‘ol!’ der ve o da olur” (Mü’min, 68).

Ezberle! Tekrar et ve rahatla!

Ne zaman bunalsan, ne zaman dara düşsen, ne zaman kalbin sıkışsa şu ayetleri ezberle ve tekrar et: “Benim dostum ancak âlemlerin Rabbidir. Beni yaratan da O’dur, doğru yola eriştiren de O’dur. Beni yediren de O’dur, içiren de O’dur. Hasta olduğumda bana şifa veren de O’dur. Beni öldürecek, sonra da diriltecek olan da O’dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat” (Şuara, 77-83).

“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”

Bil ki, şu hayatta en büyük özgürlük, bir yaprağın bile kendisinden izinsiz yere düşmeyeceği o büyük iradeye teslim olup, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hud, 112) ilahi prensibi gereği düz, sade, hesapsız ve cesurca yaşamaktır. Çünkü evhamlı bir kalp, korkak bir yürek ve dengeci bir zihinle hedefine ulaşan görülmemiştir…

The post Bunalmış Müslüman’a On Kur’an Tavsiyesi appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>
Çocuk Eğitiminde Kur’an İlkeleri http://www.abdulazizkiransal.com/cocuk-egitiminde-kuran-ilkeleri/ Sun, 19 Sep 2021 13:47:00 +0000 http://www.abdulazizkiransal.com/?p=1213 Çocuklarınızı şeytandan Allah’a sığındırın! Evladını doğurduğu zaman hemen Rabbim, “Kovulmuş şeytana karşı onu (yavrumu) ve soyunu senin korumanı diliyorum” (Ali İmran, 3/36) diyerek dua eden ve Kur’an’da tüm anne-babalara örnek olarak gösterilen Hz. Meryem’in annesi Hanne gibi evlatlarınızı şeytandan Allah’a sığındırın! Çünkü evladınızın ilk ve en çetin düşmanı şeytan olacaktır. Rabbimiz Hanne’nin bu duasıyla tüm […]

The post Çocuk Eğitiminde Kur’an İlkeleri appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>

Çocuklarınızı şeytandan Allah’a sığındırın!

Evladını doğurduğu zaman hemen Rabbim, “Kovulmuş şeytana karşı onu (yavrumu) ve soyunu senin korumanı diliyorum” (Ali İmran, 3/36) diyerek dua eden ve Kur’an’da tüm anne-babalara örnek olarak gösterilen Hz. Meryem’in annesi Hanne gibi evlatlarınızı şeytandan Allah’a sığındırın! Çünkü evladınızın ilk ve en çetin düşmanı şeytan olacaktır. Rabbimiz Hanne’nin bu duasıyla tüm anne-babalara büyük bir hatırlatmada bulunuyor. Evlatlarınızı koruyacaksanız ilk önce şeytandan koruyun. Onlar için dua edecekseniz ilk önce onların şeytandan korunması için dua edin. Çünkü anne-babaların çocuklarına dua ederken en çok ihmal ettiği dua, işte bu duadır.

Çocuklarınızı nazardan koruyun!

Mısır’a giden evlatlarını nazardan korumak için onlara, “Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah’tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm Allah’tan başkasının değildir. Ben ona tevekkül ettim. Tevekkül edecek olanlar da O’na tevekkül etsinler” (Yusuf, 12/67) diyerek bu nasihatiyle Kur’an’da tüm anne-babalara örnek olarak gösterilen Hz. Yakup gibi çocuklarınızı nazardan korumayı da ihmal etmeyin! Çünkü Efendimiz (s.a.s.), “Nazar (göz değmesi) gerçektir. Eğer kaderin önüne geçecek bir şey olsaydı bu nazar olurdu” (Müslim) buyurmaktadır. Evlatlarınızı, yeni doğmuş bebeklerinizi, evinizi ve ailenizi hiçbir zaruret yokken sosyal medyaya servis ederek onları nazar tehlikesiyle karşı karşıya bırakmayın!

Çocuklarınıza önce tevhidi öğretin!

Evladına, “Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür” (Lokman, 31/13) diyerek bu nasihatiyle Kur’an’da tüm anne-babalara örnek olarak gösterilen Lokman (a.s.) gibi her şeyden önce evlatlarınıza sağlam bir tevhit inancı kazandırın! Çünkü tevhit, imanın temelidir. Evlatlarınızı bu inançla yetiştirin ki, kula kulluktan, mala, makama, servete, şöhrete ve nefse kölelikten kurtulsunlar.

Çocuklarınıza Müslüman’ca yaşamayı ve Müslüman’ca ölmeyi nasihat edin!

Çocuklarına, “Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslâm’ı) seçti. O halde sadece Müslümanlar olarak ölünüz” (Bakara, 2/132) diyerek bu nasihatleriyle Kur’an’da tüm anne-babalara olarak örnek gösterilen Hz. İbrahim ve Hz. Yakup gibi evlatlarınıza Müslüman’ca yaşamayı, Müslüman’ca bir duruş belirlemeyi, Müslüman’ca bir tavır ortaya koymayı ve ancak Müslüman’ca ölmeyi vasiyet edin! Çünkü bu kimlik bilincidir. Evlatlarınızı bu bilinçle yetiştirin ki, silik, şahsiyetsiz, pısırık ve korkak bir karaktere sahip olmasınlar.

Çocuklarınıza karşı sabırlı ve merhametli olun!

Her türlü hatasına, isyanına ve hatta inançsızlığına rağmen evladına, “Yavrucuğum! (Sen de)  bizimle beraber (gemiye) bin, kâfirlerle beraber olma!” (Hud,11/42) diyerek çağrıda bulunan ve Kur’an’da tüm anne-babalara örnek olarak gösterilen Nuh (a.s.) gibi evlatlarınıza karşı sabırlı olun. Onlardan asla ümidinizi kesmeyin. Onları asla terk etmeyin. Onları kovarak, kızarak, uzaklaştırarak nefsin ve şeytanın kucağına itmeyin!

Çocuklarınız için Allah’tan af dileyin!

Çocuklarına, “Sizin için Rabbimden af dileyeceğim. Çünkü O, çok bağışlayan, pek esirgeyendir” (Yusuf, 12/98) diyerek onların günahları için de Rabbinden af dileyen ve bu davranışıyla Kur’an’da tüm anne-babalara örnek gösterilen Hz. Yakup gibi evlatlarınızın hataları ve günahları için de Allah’a yalvarmayı ihmal etmeyin! Çünkü günah yükleri ağırlaşmış evlatların ıslah ve hidayet yolunda mesafe kat etmesi zorlaşır. Onların bu yüklerden kurtulmaları ve ıslah olmaları için anne-baba duası en etkili yöntemlerden birisidir.

The post Çocuk Eğitiminde Kur’an İlkeleri appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>
Müslüman kadının namazı http://www.abdulazizkiransal.com/musluman-kadinin-namazi/ Sun, 12 Sep 2021 11:22:26 +0000 http://www.abdulazizkiransal.com/?p=1208 Dertlerini yalnızca Allah’a arz ederler: Onlar, tüm dertlerini namazlarında Rablerine söyleyen kadınlardır. Kimi zaman kocasından dertli bir hanım, kimi zaman yuvasını kurtarmak isteyen bir eş, kimi zaman evlatlarından dertli bir anne, kimi zaman helal bir hayat ve iffet mücadelesi veren bir genç kız, kimi zaman da günahlarından kurtulmak isteyen bir kul olarak çıkarlar Rablerinin karşısına. […]

The post Müslüman kadının namazı appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>

Dertlerini yalnızca Allah’a arz ederler:

Onlar, tüm dertlerini namazlarında Rablerine söyleyen kadınlardır. Kimi zaman kocasından dertli bir hanım, kimi zaman yuvasını kurtarmak isteyen bir eş, kimi zaman evlatlarından dertli bir anne, kimi zaman helal bir hayat ve iffet mücadelesi veren bir genç kız, kimi zaman da günahlarından kurtulmak isteyen bir kul olarak çıkarlar Rablerinin karşısına. Çünkü onlar, “Rabbinize yalvara yakara ve sessizce dua edin” (Araf, 55) emrini büyük bir istikrarla ve samimiyetle uygulayan yumuşak kalpli mümine kadınlardır.

Ne isterlerse sabır ve namazla isterler:

Onlar, ne isteyeceklerse namazla isterler. Korku ve endişelerini namazla giderirler. Bir şeyden Allah’a sığınacaklarsa namazla sığınırlar. Sabırdan dağlar gibidir onlar. Rablerinden istedikleri konusunda asla şüpheye ve ümitsizliğe düşmezler, endişeye kapılmazlar. Namaza, sabra ve duaya devam ederler. Çünkü onlar, “Allah’tan sabır ve namazla yardım isteyin” (Bakara, 153) ilahi emrini gönülden uygulayan mümine kadınlardır.

Huzuru namazda ararlar:

Onlar huzuru ne dizilerde, ne alışverişte, ne AVM’lerde, ne sosyal medyada, ne depresyon haplarında, ne komşu sohbetlerinde ararlar. Onların huzur bulduğu yer, evlerinin en güzide köşesinde hazırladıkları küçük mescitleridir. Onların mescitlerinde, gece secdelerine şahitlik eden bir seccade, dillerini sürekli zikirle ıslak tutan bir tespih ve gözyaşlarıyla okudukları Kur’an’ları vardır. Ne zaman dara düşseler, ne zaman yardıma ihtiyaçları olsa, ne zaman bunalsalar ilk önce mescitlerine koşar, Rablerine yönelirler. Kalpleri ancak namazla huzur bulur. Çünkü onlar bilirler ki: “Kalpler ancak Allah’ın zikri ile mutmain olur” (Rad, 28).

Evlerine ve ailelerine namazla sahip çıkarlar:

O Müslüman kadınlar, evlerini ve ailelerini namazla korurlar. Günahlara ve kötülüklere karşı namazla direnirler. Çünkü onlar bilirler ki, namaz insanı kötülüklerden alıkoyar. İşte bu nedenle günahlardan, haramlardan, ahlâksızlıktan ve hayâsızlıktan korumak istedikleri eşlerine ve çocuklarına büyük bir titizlikle namazı tavsiye ederler. Onlar bilirler ki, sabah namazını kılan Allah’ın muhafazası altındadır. Bunun için her sabah eşlerini ve çocuklarını da sabah namazına kaldırarak evlerini ve ailelerini ilk önce Allah’ın korumasına emanet ederler.

Cenneti namazla ararlar:

Onlar, sürekli ebedi yurtları olan ahirete hazırlık yapan kadınlardır. En büyük ahiret yatırımları da büyük bir ihlâs ve huşu ile kıldıkları namazlarıdır. Bir cennet sermayesi olarak gördükleri namazlarını asla geçiştirmezler. Asla savsaklamazlar. Namaz disiplinlerini asla gevşetmezler. Namaz vakti geldi mi onlar için bütün dünya durur. Hızlı hızlı kılarak, en kısa sureleri okuyarak, sünneti ve tesbihatı terk ederek, kalbini ve ruhu vermeden, reklâm arası ve dizi arası kılarak namazlarını heba etmezler. Onlar bilirler ki, “Haydi cennete gir” çağrısının duyulacağı o güne en büyük hazırlık, namazdır. Çünkü Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, iffetini korur ve kocasına itaat ederse kendisine: Hangi kapısından istersen cennete gir denilir” (Ahmed bin Hanbel).

Onlar namazlarıyla tanınırlar:

Onların en ayırt edici özellikleri namazlarıdır. Dost, akraba ve komşuları arasında oturdukları evleri, lüks mobilyaları, marka kıyafetleri, cep telefonları ve diğer özellikleri ile değil, namazlarındaki ciddiyetle tanınırlar. Arkadaş sohbetlerinde, komşu gezmelerinde, akraba ziyaretlerinde hep onların namazı örnek alınır. Bir meclisten kalktıklarında arkalarından söylenebilecek tek söz, “Ne kadar da güzel namaz kılıyor” sözü olur. Çünkü onların namazları, ahlâklarına, dostluklarına, akrabalıklarına ve tüm hayatlarına etki ederek onları örnek birer Müslüman kadın şahsiyet kılar.

The post Müslüman kadının namazı appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>
Vaktinizi namaz ve Kur’an’la bereketlendirin! http://www.abdulazizkiransal.com/vaktinizi-namaz-ve-kuranla-bereketlendirin/ Thu, 09 Sep 2021 11:23:00 +0000 http://www.abdulazizkiransal.com/?p=1210 Müslüman şahsiyet için zamanı planlı ve programlı kullanmak demek, Efendimizin (s.a.s.) duasına nail olmak demektir. Çünkü Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Vaktinin kıymetini bilene Allah merhamet etsin” (Kenzül’l-Ummâl). O halde bir Müslüman’ın zaman israfından kaçınması, zamanını daha iyi ve etkin kullanabilmek için gayret etmesi, hem Efendimizin (s.a.s.) duasına talip olması hem de Allah’ın rahmetini talep etmesi […]

The post Vaktinizi namaz ve Kur’an’la bereketlendirin! appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>

Müslüman şahsiyet için zamanı planlı ve programlı kullanmak demek, Efendimizin (s.a.s.) duasına nail olmak demektir. Çünkü Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Vaktinin kıymetini bilene Allah merhamet etsin” (Kenzül’l-Ummâl). O halde bir Müslüman’ın zaman israfından kaçınması, zamanını daha iyi ve etkin kullanabilmek için gayret etmesi, hem Efendimizin (s.a.s.) duasına talip olması hem de Allah’ın rahmetini talep etmesi demektir.

Vaktinizi Namazla Kontrol Altına Alın ki, Namazınız da Sizin Vaktinizi Kontrol Etsin: Tüm zamanınızı, randevularınızı, işlerinizi, planlarınızı namaza göre ayarlayın. Başka işlere vakit ayırmak için asla namazınızdan kırpmayın, namazınızdan çalmayın, namazınızdan ödün vermeyin. Çünkü namazdan kazandığınızı düşündüğünüz her vakit, aslında bütün zamanınızın daralmasına neden olacaktır. Namazınızdan verdiğiniz her ödün, diğer işlerinize de bir bereketsizlik olarak yansıyacaktır. Namaz zamanına çok dikkat edin. Çünkü namaz, zaman kontrolünün en etkin yoludur.

Rabbimiz, “Namaz, müminler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır” (Nisa, 4/103) buyurarak özellikle namazın vaktine dikkat çekmektedir. Bu vakitler, bir anlamda müminin zamanla olan ilişkisini de düzenler. Namazlarımız bizim için her gün beş vakit Allah’ın huzurundaki randevularımızdır. Bu randevu zamanlarına gösterdiğimiz özen, diğer zamanlarımızı da hayırlı ve bereketli hale getirecektir. Çünkü Müslüman şahsiyeti zaman konusunda bilinçlendiren ilk ibadet, onun namazıdır.

Şimdi bir düşünün ve bir muhasebe yapın! Namaz vakitleri konusunda ne kadar titizsiniz? 24 saatinizin kaç dakikasını namaza ayırıyorsunuz? Namaz esnasında sizi aceleci olmaya iten etkenler nelerdir? İşlerinizi planlarken namazı hesaba katıyor musunuz? Dünyalık işlerinizden kırpıp namaz vaktine mi ekliyorsunuz? Namaza ayırmanız gereken vakitlerden kırpıp dünyalık işlerinize mi ekliyorsunuz?

İyi düşünün ve hatırlamaya çalışın! Bugüne kadar namazdan kırptığınız vakitlerin bir dakikasının bile hayrını ve bereketini görebildiniz mi? Sakın unutmayın! Namaz için harcadığınız her dakika, namazdan sonraki dakikalarınızın da ruhu, gıdası, heyecanı ve bereketi olacaktır.

Zamanınızı Kur’an’la Bereketlendirin! Kur’an, hayatın da zamanın da bereket kaynağıdır. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Biz sana feyizli ve mübarek/bereketli bir kitap indirdik ki insanlar onun ayetlerini iyice düşünsünler ve aklı yerinde olanlar ders ve ibret alsınlar” (Sad, 38/29). Kur’an, her türlü darlığı gideren ve her türlü sıkıntıyı açan, hem zamanları hem de mekânları hayır ve bereketle dolduran bir kitaptır.

Kur’an nefisleri ıslah eden, iradeleri terbiye eden ve zamanı bereketlendiren en büyük imkânımızdır. Kur’an’la geçirilen her dakika hayra ve berekete açılan sayısız kapı demektir. Kur’an’a vakit ayırmayanın zamanında bereket olması ve bu zamanı da hayırla geçirmesi mümkün değildir. Çünkü Allah, bu kitabı bize, hayatımızı da zamanımızı da bu kitaba göre düzenleyelim diye göndermiştir.

Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor k: “İçinde Kur’an okunan ev, içindeki aile fertlerine karşı genişler. Melekler oraya iner, şeytanlar ise oradan kaçar. O ev hayır ve bereketle dolar. Kur’an okunmayan ev, halkına karşı daralır, melekler orayı terk eder, şeytanlar ise oraya musallat olur. O evin hayır ve bereketi kaçar” (Tirmizi). Kur’an okuyan insanın da ruhu, benliği, kalbi, duygu ve düşünceleri de hayır ve berekete yönelir.

Şimdi bir düşünün ve bir muhasebe yapın!

Zamanınızın ne kadarını Kur’an’a ayırıyorsunuz? Günlük planınız içerisinde Kur’an’a ayrılmış kaç dakikanız var? Kur’an’ı hızlıca okuyup geçiyor musunuz? Yoksa üzerinde derin derin düşünmek için özel bir vakit ayırıyor musunuz? Sakın unutmayın! Kur’an’la bereketlenmemiş zamanlar ancak heva ve hevesin peşinde tüketilmeye mahkûmdur.

The post Vaktinizi namaz ve Kur’an’la bereketlendirin! appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>
Kocalarının kıymetini bilmeyen Müslüman hanımlara http://www.abdulazizkiransal.com/kocalarinin-kiymetini-bilmeyen-musluman-hanimlara/ Sun, 05 Sep 2021 05:22:40 +0000 http://www.abdulazizkiransal.com/?p=1206 Müslüman hanımlar! Daha iyi bir ev, daha iyi bir araba ve lüks mobilyalar ve tatiller için eşlerinizi borç bataklığına sokup onları mahvetmeyin. Komşularınıza, eltilerinize, görümcelerinize, arkadaşlarınıza ve akrabalarınıza gösteriş yapmak için eşlerinizi kaldıramayacakları yüklerin altına itip onları mahvetmeyin! Böyle yaparsanız onları kendi ellerinizle helak ettiğinizi unutmayın! Çünkü Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “İnsanlar üzerine öyle bir […]

The post Kocalarının kıymetini bilmeyen Müslüman hanımlara appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>

Müslüman hanımlar! Daha iyi bir ev, daha iyi bir araba ve lüks mobilyalar ve tatiller için eşlerinizi borç bataklığına sokup onları mahvetmeyin. Komşularınıza, eltilerinize, görümcelerinize, arkadaşlarınıza ve akrabalarınıza gösteriş yapmak için eşlerinizi kaldıramayacakları yüklerin altına itip onları mahvetmeyin! Böyle yaparsanız onları kendi ellerinizle helak ettiğinizi unutmayın! Çünkü Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, kişinin helâk olması, eşinin, anne-babasının ve çocuklarının elinden olacaktır. Onu fakirlikle ayıplarlar, gücünün üstünde tekliflerde bulunurlar, o da bu şekilde tehlikeli işlere girerse dinini kaybedecek işlere girer ve helak olur.” (Beyhaki)

Müslüman hanımlar! TV’lerin, dizilerin, feminizmin, emperyalist kültürün, ahlâkı bozuk arkadaş, akraba ve komşuların rüzgârına kapılıp eşlerinize saygısızca konuşmayın ve onlara edep sınırlarını aşacak şekilde davranmayın. Sadece kötü davranışlarını sayıp dökerek bugüne kadar size yaptıkları hayırlar ve iyilikleri yok saymayın. Çünkü Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Eğer bir kadın kocasıyla tartışır ve ‘Ben senden ne hayır gördüm ki’ derse, iyilikleri boşa gitmiş olur.” (Camiu’s-Sağir)

Müslüman Hanımlar! Eşlerinizi sizinle kendi anneleri arasında bırakmayın! Onları ikiniz arasında bir tercihe zorlamayın! Eğer böyle yaparsanız kendi evinizin huzurunu kendi ellerinizle yok edeceğinizi, sonu gelmez bir kavga ve gürültü ateşini bizzat kendi ellerinizle harlayacağınızı ve bu savaştan da asla galip çıkamayacağınızı unutmayın! Eğer onları buna zorlarsanız Efendimizin (s.a.s.), “Annesine, babasına veya sadece onlardan birine ulaşmış bir evlat, (onlara güzel hizmet edip, onların hayır duasını alıp) cenneti kazanamadıysa, ona yazıklar olsun/burnu yerde sürtünsün” (Buhari) hadisine muhatap olacağınızı ve buna vesile olduğunuz için o yerde sürtünen burnun sadece eşinizin burnu olmayacağını sakın aklınızdan çıkarmayın!

Müslüman hanımlar! Bu bozuk düzene, her türlü ahlâksızlıklara ve tuzaklara rağmen her akşam harama bulaşmadan, göz ucuyla bile size ihanet etmeden işlerinden evlerine dönen eşlerinize sahip çıkın. Onların verdiği helal mücadelesinin büyük bir cihat olduğunu unutmayın! Çünkü Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Kim yaşlı anne-babasını geçindirmek için çalışırsa, o Allah yolundadır. Kim çoluk çocuğunun rızkı için çalışırsa, o da Allah yolundadır. Kim kendi geçimini temin etmek için çalışırsa, o da Allah yolundadır. Kim helâl kazanç için yorgun ve bitkin olarak akşamlarsa günahları bağışlanmış olarak akşamlamış olur.” (Camiu’s-Sağir)

Müslüman Hanımlar! Evine sahip çıkan, harama tenezzül etmeyen, ailesine ihanet etmeyen, güler yüzlü, ibadetlerine düşkün, nezaketli, hata edince hatasından dönmesini, özür dilemesini, gönül almasını bilen, kin gütmeyen eşlerinize sahip çıkın! Çünkü bu özelliklere sahip eşler Efendimizin (s.a.s.) övdüğü bir ahlâka sahip olan eşlerdir. Çünkü Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Hac yapmış gibi sevap kazanarak geceleyen, Allah yolunda savaşa çıkmış gibi mükâfat alarak sabahlayan kimselere müjdeler olsun. Bu, kimseler, helalle yetinip, az bir dünyalığa kanaat edip, harama tenezzül etmeyenlerdir. Çoluk çocuğunun yanına gülerek varır. Yanlarından gülerek ayrılır. Nefsim kudreti elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki böyle kimseler, aziz ve celil olan Allah yolunda hac yapıp cihat edenlerle aynıdırlar.” (Camiu’s-Sağir)

Müslüman hanımlar! Eviyle ve ailesiyle gücü yettiği kadar ilgilenmeye ve onlara vakit ayırmaya çalışan, hatası da olsa günahlarından ve hatalarından dolayı pişmanlık duyup tevbeye yönelen eşlerinize sahip çıkın. Onları şeytanın, nefsin ve çevrenin eline terk etmeyin. Kendinizden ve ailenizden uzaklaştırıp ateşe atmayın! Çünkü Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Diline hâkim olan, evinde çoluk çocuğuyla bulunmaktan, (vakit ayırmaktan, sahip çıkmaktan) zevk duyan ve günahlarına, hatalarına ağlayan kimseye müjdeler olsun!” (Camiu’s-sağir)

The post Kocalarının kıymetini bilmeyen Müslüman hanımlara appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>
Dinden soğutan dindarlık http://www.abdulazizkiransal.com/dinden-sogutan-dindarlik/ Thu, 02 Sep 2021 14:52:00 +0000 http://www.abdulazizkiransal.com/?p=1204 Bir dindarlık düşünün ki; partisinde, vakfında, derneğinde ve dergâhında büyük bir mücahit gibi görünüyor ama evine döndüğünde ahlâksız bir insana dönüşüyor. Nezaketsizliği, kırıcılığı, kabalığı, merhametsizliği kendi eşini ve çocuklarını bile kendisinden uzaklaştırıyor. Dışarıdaki o mücahitten evdekilerin payına zerrece bir ahlâk kırıntısı bile düşmüyor. İşte bu, insanı dinden soğutan bir dindarlıktır. Bir dindarlık düşünün ki; iş […]

The post Dinden soğutan dindarlık appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>

Bir dindarlık düşünün ki; partisinde, vakfında, derneğinde ve dergâhında büyük bir mücahit gibi görünüyor ama evine döndüğünde ahlâksız bir insana dönüşüyor. Nezaketsizliği, kırıcılığı, kabalığı, merhametsizliği kendi eşini ve çocuklarını bile kendisinden uzaklaştırıyor. Dışarıdaki o mücahitten evdekilerin payına zerrece bir ahlâk kırıntısı bile düşmüyor. İşte bu, insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

Bir dindarlık düşünün ki; iş siyasete, ideolojiye, edebiyata gelince ondan daha Müslüman’ı yok. Ama iş namaza gelince huşu yok, duaya gelince samimiyet yok, haramlara gelince takva yok, yaşantıya gelince örneklik yok, davaya gelince kardeşlik yok, infaka gelince fedakârlık yok. Ortada ruhunu kaybetmiş, rutinleşmiş ve bir ideolojiye dönüşmüş Müslümanlıktan başka da bir şey yok. İşte bu, insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

Bir dindarlık düşünün ki; sosyal medyada, Facebook’ta, Twitter’da, sanal hayatta yaptığı İslami paylaşımlarıyla herkesi kendine hayran bırakıyor. Ama iş, gerçek hayata gelince o sosyal medya kahramanın yerini anne-babasını bile küstürmüş, akrabalarıyla bağını koparmış, iş arkadaşlarını kendisinden bıktırmış, dava kardeşlerinin bile görünce yolunu değiştirdiği bir Müslüman çıkıyor karşımıza. İşte bu, insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

Bir dindarlık düşünün ki; camide, toplantıda, mitingde, sohbette, derste son derece takvalı, ihlâslı ve samimi. Ama kendi başına kalınca namazı namaz olmaktan çıkıyor. İnternetle baş başa kalınca takvası takva olmaktan çıkıyor. Menfaatine dokunulunca ahlâkı ahlâk olmaktan çıkıyor. İşine gelmeyince ihlâsı ihlâs olmaktan çıkıyor. Ortaya halk içinde farklı tek başına kalınca da farklı bir Müslüman çıkıyor. İşte bu, insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

Bir dindarlık düşünün ki; sürekli İslam’ın hâkimiyetinden bahsediyor, ama o bahsettiği İslam’ı ne ahlâkına, ne ruhuna, ne evine ne de iş yerine hâkim kılamıyor. Evini dizilerin, kalbini dünyalıkların, midesini haram lokmaların, ceplerini de faizli kartların hâkimiyetine kaptırmış. Söylemiyle eylemi arasında dağlar kadar fark var. İşte bu, insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

Bir dindarlık düşünün ki; başkalarına sürekli kanaati, şükrü ve yetinmeyi tavsiye ediyor. Ama iş kendi hayatına gelince yaşam konforundan, hayat standartlarından, alışkanlık haline getirdiği lüks ve israfından zerrece taviz vermiyor. Başkalarına asgari ücreti kendisine çifte maaşları, başkalarına gecekonduları ve TOKİ’yi kendisine lüks villaları, başkasına tutumlu olmayı kendisine bolca harcamayı layık görüyor. İşte bu, insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

Bir dindarlık düşünün ki; sürekli haktan, adaletten, İslami ilke ve prensiplerden bahsediyor. Ama kararlarında adalet yok, atamalarında liyakat yok, tercihlerinde ehliyet yok, işlerinde istişare yok, davranışlarında merhamet yok, vaadinde sadakat yok. Dışarıda eleştirdiği ne varsa içeride hepsini toplu halde uyguluyor. İşte bu, insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

Bir dindarlık düşünün ki; namaz kılıyor, sakal bırakıyor, başörtüsü takıyor. Ama kıldığı namaz, bıraktığı sakal ve taktığı başörtüsü topluma ahlâk, adalet, merhamet ve hakkaniyet olarak yansımıyor. Namazı onu kötülüklerden alıkoymuyor, sakalı onu daha ahlâklı yapmıyor, başörtüsü onu daha hakkaniyetli hale getirmiyor, dindarlığı onu elinden ve dilinden emin olunan bir Müslüman yapıyor. İşte bu, insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

Bir dindarlık düşünün ki; namazını Kur’an ve sünnete göre kılıyor, ama siyasetini kalabalığa ve güce göre yapıyor. Orucunu Kur’an ve sünnete göre tutuyor ama ticaretini mevcut piyasa şartlarına ve menfaatine göre yapıyor. Başını Kur’an ve sünnete göre örtüyor ama gerisini modaya ve nefsine göre belirliyor. Yani dinden dilediğini seçiyor, dilediğini de terk ediyor. İşte bu, insanı dinden soğutan bir dindarlıktır.

Unutmayalım! Dinin ahlâkına, evine, siyasetine ve ticaretine etki etmediği insanların sürekli dini referans aldıklarını iddia etmeleri, insanları dinden soğutmaktan başka bir işe yaramaz.

The post Dinden soğutan dindarlık appeared first on Abdulaziz Kıranşal.

]]>